Kategori arşivi: Düşünceler

Ecem’in Yolculuğu: “Herhangi Bir Kız ya da Değil”

Bugün size pek değerli bir arkadaşımın kitabından bahsedeceğim. Bir insanın hayata dair bakışına rehber olabilecek bir eser yarattı. Öyle ki, yaptığı iş çok da zor, bundan bahsedeceğim.

Öncesinde bir şey söylememe izin verin. “Daha önce Loreena McKennitt dinlediniz mi,” diye soracağım, ama herhalde en azından bir şarkısını dinlemişsinizdir. Benimki de soru! Düşüneyim… Loreena McKennitt’in Elemental albümünü dinlediniz mi? Elemental, McKennitt’ın sıra dışı ve büyüleyici sesiyle âdeta sizi alıp bambaşka diyarlara götürüyor; kâh bir bulutun üzerinde, kâh su damlalarının yarattığı kümeler üzerinde, kâh da yeli hissettiğiniz, ama göremediğiniz gücüyle yolculuk ettirdiği şarkılardan oluşuyor. Hani diyordum ya,”Ben bir şeyler yazarken, arkada bir şeyler dinlemezsem yapamıyorum,” diye, işte size bu satırları yazarken, Loreena McKennitt’ın Elemental albümünü dinledim. Çünkü aşağıda bahsettiğim Herhangi Bir Kız ya da Değil kitabını, şarkıyla bütünleştiğini hissetmeseydim anlatamazdım.

Okumaya devam et

Siz de yazıyor musunuz?

Eydís Evensen dinlerken elim hep bir şeyler yazmak için klavyeye düşüyorsa da yazmak istediklerimi kafamda toparlamama rağmen yazamıyorum. Aslında yazamıyor oluşum yazma kabiliyetimin olmamasından değil, daha çok istemiyormuşum da sanki beni incitecekmiş gibi hissediyorum. İnsanların yazdıkları edebi yazılarla, her ne kadar belli bir konuda yazsa bile kendilerinden bir parçayı da size aktarıyor. Yazarken bunun farkına bile varmıyorsunuz. Kendimden bir örnek verirsem daha rahat anlatabilirim, diye düşünüyorum. Yani, yazmakla ilgili kendimi burada biraz eleştireceğim.
Sizlere burada ders verebilecek kadar bilgi birikimim olduğunu sanmıyorum. Buna rağmen, uzun zamandır yazdığım için yazmanın benim için ne ifade ettiğini aktarmak istiyorum. Çünkü, hepimizin anlatmak istedikleri var, anlatmak istediklerimizi kurgu yoluyla ya da kurgu dışı edebi eserler yazarak aktarıyoruz. Bu güzel bir şey, çünkü birisine sözlü olarak açılmanın zor olduğu konusunda hem fikir olsak bile (bu arada bazılarımız öyle değil, ki bu da kötü bir şey değil) yazmak bazılarımızı çok daha rahat hissettiriyor. Yine de yazarak birisine anlattığınız bir duyguyu, konuşarak anlatmanın aynı duygunun ağırlığını taşıyabildiğine hep şüpheyle baktım. Belki de tam tersidir, çünkü yazarak da duygularımı aktarabildiğimi düşünüyorum. Biraz arada kalmışım gibi hissediyorum.
Şimdi, derin bir nefes alayım ve yavaşça vereyim. Evet. Sanırım hazırım…

Okumaya devam et

Luadun’Dal Efsanesi ve Üzümlü Kek

Luadun’Dal Efsanesi de pek çok fantastik eserdeki gibi iyi ve kötünün mücadelesini anlatıyor. Gel gelelim, bu serüven sürerken okunan her bir satırın okurda bir anı canlandırması ve duygu hissettirmesi kolay bir şey değil. Herhangi bir finansal kaygıyla bir şey yazmak için kolları sıvamak ile insanlara bir öykü anlatmak, bir duygu hissettirmek ve başka pencerelerden bakarak da değerlendirme yapmalarına olanak sağlamak çok farklı şeylerdir.

O hâlde sizi biraz daha okumaya davet etmek isterim. Buyurun…

Okumaya devam et

Bir düşünün; anınızı ya da herhangi birisinin anısını satın alabilir misiniz?

Philip K. Dick’in We Can Remember It for You Wholesale kitabını bir sahafta görüp, 150TL’ye satın almıştım. Hayatımda para harcayarak satın aldığım en güzel şeylerin başında gelebilir.

Şimdi gözümün önüne geldi yeniden, aklımda toparlamışken bir şey anlatmak istiyorum. Kitabın adına kitabı satın alırken dikkat etmemiştim. Her gördüğümde bir boşluğa düşüyorum.

Okumaya devam et