Luadun’Dal Efsanesi: Kayıp Şövlaye’nin ana kahramanıdır. Nordiborg göçmeni ailesinin tek çocuğu olarak dünyaya geldi. Anne ve babasının ölümünün ardından, Medietas Lejyonu’na katılma kararı aldı. Lejyonla birlikte katıldığı ilk savaşı ne yazık ki mağlubiyetle sonuçlandı. Bu mağlubiyet aslında onun için yeni bir başlangıç oldu. Arkadaşlarıyla birlikte savaş meydanından kaçarken sığındıkları bir köyde başlayan maceraları, onun hayata tutunmasını sağladı.
Luadun’Dal İmparatorluğu’nun varislerinden birisi olan Milonia’nın, Kulren aracılığıyla Sınırköy’de onları bulmasıyla birlikte, Guiscard’ın ve en yakın arkadaşı Octavius’un hayatı değişti. İlk olarak bir keşif görevine gönderildiler. Ancak burada Guiscard, Octavius ve Milonia’nın görevlendirdiği iki paralı asker, Nordiborg’un izcilerine yakalandılar.
Milonia da efsaneden haberdardı. Bu yüzden o da Kayıp Şövalye’yi sadece Guiscard’ın kendisine getireceğini düşünüyordu. Guiscard’ın annesi ve babası, göründüğü gibi sıradan köylüler değiller. Her ikisi de Luadun’Dal Gök Şövalye Tarikatı’nın üst düzey üyeleriydiler. Claudius ve Milonia da bunu biliyordu. Bu yüzden Guiscard’ı istiyorlardı. Livia’nın Guiscard’ın potansiyelinden haberi yoktu, ancak sonunda babasını öldürmesiyle birlikte, bu gücü elde edebileceğini düşündü. Cahilce bir iş yapmıştı. Ancak sonrasında da kardeşi Claudius engeline takıldı ve onunla yaptığı savaşta ele geçirilerek öldürüldü.
Milonia, Guiscard’ın yine Kulren aracılığıyla, Medietas’a gelmesini sağlamak istiyordu. Böylece Guiscard’ı, Medietas Kraliyet Sarayı’nın en nadide eşyalarından, Luadun’Dal’in kaderini değiştiren Kayıp Şövalye Anıtı’nı bulmak için bizzat Milonia tarafından görevlendirildi. Sırasıyla Sınırköy, Virconium Askeri Kampı, Medietas, Yanghea, Damanhur ve son olarak da Nordiborg’a seyahat edeceklerdi. Ancak talihsizlik eseri, Guiscard’ın ilk ziyareti Nordiborg’a oldu.
Nordiborg Kralı Claudius, efsaneden haberdar olduğu için Guiscard’a Kayıp Şövalye Anıtı’nı kendi kalesinde göstererek, onu bekleyen kaderinden bahsetti. Guiscard, Claudius tarafından hiç beklemediği bir şekilde ağırlandı. Ancak Milona’nın da istediği Kayıp Şövalye Anıtı’ydı ve büyük kız kardeşi Livia’nın ölümünden sonraki bir savaş daha bu yüzden kapıdaydı.
Guiscard, Nordiborg’dayken Cladius tarafından, Milonia’nın verdiği göreve devam etmesi için cesaretlendirildi.
Kayıp Şövalye’nin lahdini bulmak için başladığı macera, sonunda yine Medietas’ta tamamlanacakken, Claudius, Medietas kapılarına dayandı. Medietas şehri için yapılan savaşta Claudius mağlup edildikten sonra, Milonia, kendi sarayında, Guiscard’a lahdi bulmak için son görevini verdi.
Guiscard, Octavius ve Decius dâhil on iki kişi, Milonia’nın emriyle lahdin bulunduğu mağaraya gittiler. Mağara boyunca ilerlediklerinde yollarını ayırmak zorunda kalan ekip, bir süre sonra istedikleri hedefe vardılar. Ancak buradaki pürüz, bir kişinin kendisini feda etmek zorunda olduğuydu. Bu kişi, görevin bağlandığı ruha sahip Guiscard’dı.
Guiscard, nihayetinde Kayıp Şövalye’yi buldu. Arkadaşlarıyla birlikte girdiği mağaradan kendisi çıkamadı. Bu görevin tamamlanması için kendisini feda etmek zorundaydı, öyle de yaptı. Octavius ve Decius’un mağarada yaşadığı olaylar akıllarından hiçbir zaman silinmedi. Onlar kurtulmuştu. Yanlarında Kayıp Şövlaye’nin zırhı ve kılıcıyla birlikte o mağaradan sağ kurtulmayı başarmışlardı. Bunların hepsi Guiscard sayesinde oldu. Ancak bu yolda ona en başından beri eşlik eden arkadaşlarının yaptıkları da unutulamazdı. Size sadık, yanınızda olan ve sizi aldatmayan birkaç yakın arkadaş, yüzlercesine bedeldir. Yine de onun için her şey bitmemişti.