Etiket arşivi: Öykü

Luadun’Dal Efsanesi Öyküleri

Luadun’Dal Efsanesi’ni yazarken ara ara boşlukları dolduran öyküler de yazdım. Bunlardan en belirgin olanı, aşağıda okuyacağınız Kumdaki Kanlar ve Kırmızı Yapraklı Çöl Ağaçları’dır. Çünkü bu öykü, Luadun’Dal Efsanesi üçlemesinin ikinci kitabının (Luadun’Dal Efsanesi: Kızıl Çöl Yaprakları) başlangıç noktası olmuştu. Hem ilk kitabın (Luadun’Dal Efsanesi: Kayıp Şövalye) hem de ikinci kitabın boşluklarının olduğu aşikar yerleri doldurabilmek için elimden geldiğiince vakit ayırıp, doğal olarak, bu boşlukları doldurmaya çalıştım. Kraliçe adlı öykü ilk kitapta Livia’nın başına gelenlerin ardından naaşının durumunu aktarırken, Milonia ile Wenefreda, Medietas Krallığı’nın müstakbel kraliçesi Milonia’nın geçmişine odaklanıyor.

Her ne kadar, ilgili öyküleri dikkate alınca, bunların bir yerde tamamlanması beni üzüyor. Gel gelelim, bu ilgili öykünün tamamlanmasıyla ilgili bir durum olduğundan her boşluğu dolduracak öykü yazma potansiyeli olan bir şey yazmak da bir zaman sonra garipleşmeye başlıyor.

Şimdi fark ettim de bir konuda buraya not bıraksam fena olmaz. Biliyorum, cümlelerim biraz uzun, ama bence okumaya başladıktan sonra noktalama işaretleri işimizi kolaylaştırıyor değil mi?

Her neyse, boşluk diyordum. Luadun’Dal Efsanesi de bir boşlukla başlıyor, adı üstünde; Boşlukta Başlayan Macera. Eserlerimdeki boşlukları doldurabilmek için potansiyel virgüller koymak beni bir yandan mutlu ediyor. Çünkü sizler için daha fazla şeyi yazma imkanım oluyor. Ben eserlerimde, size aktardığım öykünün dışına çıkma potansiyeli olan ve gidişatı bozacak, kendimce anları, ayrı öyküler hâlinde yazmanın daha mantıklı olduğunu düşünüyorum. Benim gibi düşünen var mıdır bilmiyorum, ama eseri uzatmaktansa ana konuya odaklanıp içeriği doğrudan vermek bazen doğru tercihmiş gibi geliyor.

İşte, aşağıda okuyacağını üç farklı öykü Luadun’Dal Efsanesi için yazdığım boşluk dolduran, kafalardaki soru işaretlerini gideren konulara odaklanmaktadır. Nice boşluk olduğunu bilsem de size bir sır vereyim. Henüz paylaşmaya hazır hissetmediğim, geri planda bekleyen nice öykü var. Bu öyküler bir son değil sadece başlangıçtır, sevgili okur!

Luadun’Dal Efsanesi Öyküleri:

Milonia ile Wenefreda
Kraliçe
Kumdaki Kanlar ve Kırmızı Yapraklı Çöl Ağaçları

Kısa Hikâye: Paralel Opera

Val Monte, Ludum adlı hareketli bir şehrin sakinidir, yaşamını yazarlıkla yaşamını idame ettirir. Sıklıkla uğradığı bir barda ilginç hayat hikâyelerine sahip insanlarla tanışır ve bu kişileri eserlerinde ölümsüzleştirmeye başlar. Bu, onun için bir rutine dönüşür. Bir akşam aynı barda tanıştığı yayınevi sahibi Liza Karlon, Val’in taslaklarını okur ve onları yayımlamayı teklif eder. Elbette, bir şartı vardır; Val’in kendisiyle birlikte şehrin lüks semti Darlon’daki opera binasında operaya eşlik etmesidir.
Val Monte, Liza Karlon’u tanırken şehrin hareketliliğine direnmeye çalışır. Darlon ağır bir şehirdir; insanları, atmosferi ve binaları birbirine benzer. Liza’nın davetini kabul ederek operaya katıldığında şaşkınlığa uğrar. Onun için akıl almaz bir durum yaşanır. Perdenin kapanmasıyla birlikte Liza Karlon gizemi açıklar.
Val Monte, o günden sonra yazdıklarının sadece birer hikâyeden ibaret olmadığını, potansiyel bir geçit olduğunu keşfeder.

Okumaya devam et

Kısa Hikâye: Tiran Kraliçe

Elnaril her zaman bir kaosa sürüklenmiştir. Burada güç hırsı ve zulmün kuşaklar boyu nasıl devam ettiğini size anlatmaya çalıştım. Öykü, zalimliği ve acımasızlığıyla tanınan ateş elfi kraliçesi Merialeth Norra’nın, aynı diyardaki krallıkları fethetmesiyle başlar. Norra, tıpkı iki yüz elli bin kış önceki atası Shandalar gibi gücü ele geçirmek ve toprak bütünlüğünü sağlamak için kan, entrika ve kaba kuvvet kullanır. Ne kadar alışkınız bu terimlere ve uygulamalara değil mi?
Bu Elnaril’de şaşırılan bir şey değil. Çünkü güç için kendi ailelerini bile feda eden ateş elflerinin doğasında var bu, bir yasa bellemişler.
Shandalar’ın acımasız fetihlerinin önüne geçen birisi daha var. Her kötünün karşısında daima bir iyi olur, ama bazen gri de kalır bu kalıp. Yine de öyküyü okurken, Elnaril’de, Buz Ejderhalarının Efendisi’nin soyundan geldiğini iddia eden Kılıçların Kraliçesi Merhild ile olan mücadelesine taşınırız. Merhild, zarafetiyle ve iyilik için savaşan bir kahraman sıfatıyla Shandalar’ın zulmüne set çeker âdeta.
Okurken karşılaşacağınız doruk noktası, Merialeth Norra’nın da atalarının kaderiyle yüzleşmesidir.
Tiranlık ve zulüm, er ya da geç kendi sonunu getirir. Bu güç hırsının, felaketle sonuçlanan bir lanetidir.

Okumaya devam et