“Uyuyacağım zamanı her zaman iple çekiyorum. Beden yorgunluğum değildir buna sebep olan, ama mental ve kalben bitkinligimdir. Bitkinliğim hiç ait hissetmediğim veya aitmişim gibi yapmaktan yorulduğum bu dünyaya karşıydı. Çünkü benim için her zaman dünyadan bir kaçış yolu oldu. Öyle hissediyorum ki, bir gün bunu her gün yapmama gerek kalmadan sonsuza dek uyanmamak uzere bir uykunun karanlık ve büyülü kollarına kendimi bırakacağım.”
Okumaya devam etKategori arşivi: Kısa Hikâyeler
Kısa Hikâye: Mavi Lagün
Güney batının ılıman sahillerinden birinde, mercan resifleri sayesinde okyanusa karşı yer edinmiş mavi bir lagün, tüm ihtişamıyla turuncu ve sarı renklerinin dansıyla parıldıyordu.
Lagüne göç etmek için göç edecekleri ayları sabırsızlıkla bekleyen zeytin yeşili tüyleriyle flamingolar, gün batımına karşı lagünün üzerinde keyif yapıyordu. Flamingoların bazıları lagünün sığ, ama daha derin yerlerinde kanatlarını güneşe karşı açmış ve güneşin tüm sıcaklığını hissederken, diğerleri de çeşitli yerlerine dağılmış kendilerince sosyalleşiyorlardı.
Okumaya devam etKısa Hikâye: Nehirleri Tutmak
“Kalbimde yağmurlar yağıyor,” dedi, adam. “Sessizliğimin çığlıklarını hapsettim hayaletlerle çevrelenmiş korkularımın arasına; sonbahar güneşlerinin soğuk ışıltısı aydınlatıyor kalbimdeki yalnız ormanı, hayaletleri ürkütmeden.”
Keçeleşmeye başlamış, gece mavisi rengindeki pamuk atkısını omzuna attı. Gözlerini güneyin parlak ay ışıklarının vurduğu ovada gezdirdi. Çimlerin üzerinde yer yer sisler vardı. Belli ki sabah vakti kırağı düşecekti.
“Nehirleri tutmak istiyorum,” dedi. “Nehirler,” diye yineledi, sesi titredi. “Kalbim sağır olmaya yüz tuttu.”
Ihlamur ağaçlarının süslediği bir nehrin kenarında beklerken, usulca ve sessizce dans eder gibi akan nehrin sularına baktı. Oturmak için elindeki ceviz ağacından, kuzey illerindeki romantik ve destansı bir balattan esinlenilmiş oymalar bulunduran bastondan destek aldı ve kabaca bağdaş kurarak oturdu.
Okumaya devam etKısa Hikâye: Ihlamur Kokusu
Ihlamur Kokusu, askerlik hizmetimi yerine getirdiğim süre içerisinde yazdığım son hikâyeydi. Ihlamur benim de sevdiğim bir bitki ve içecek olduğu için hikâyenin içeriğinde yer almasını etkiledi. Hikâye, genel olarak Iorwen adlı bir gezgin ozanın hikâyesini konu ediniyor.
Norssken ve Feza şehirlerinde ona Ozanların Kraliçesi de diyorlardı. Ancak, o tek noktaya bağlı kalmaktansa belli bölgelerdeki hanlarda müziğini icra ederdi. Huş ağacından lavtası daima sırtında, han han dolaşır, sesiyle ve lavtadaki becerisiyle hayranlık uyandırırdı. Bu hayranlık sadece müzik becerisinde değildi. Edebiyata olan düşkünlüğü öykü anlatıcısı olarak tanınmasını da sağlamıştı. Lavtasıyla icra ettiği müziğe bazen macera, bazen de dramatik konuları işleyen şiirlerle eşlik ederdi. Bu maceraların konusu bazen bir şövalye olurken, bazen de sıra dışı vasıflara bürünmüş hayvanlar, hatta doğaüstü varlıklar da oluyordu. Dram konusunda genelde iki aşığın anılarını işlemektense kalbe ve zihne doğrudan hitap eden durumları tercih ediyordu. Her ne olursa olsun Iorwen, tüm diyarda iyi tanınan bir ozan ve edebi kişilikti.
Ozan, diyarın kuzey batısındaki Mücevher Nehri’nin oluşumunu ve gizlediği mücevherlerle ilgili efsanevi olayı duyunca, bir elf hanında karşılaştığı insanla bu mücevheri araştırmaya gider.
İyi okumalar ve sağlıklı günler dilerim, sevgili okur!
Okumaya devam etKısa Hikâye: Ejderha Nefreti
Değişim hepimizin içinde, tıpkı evrenin derinliklerindeki uzak yerlerde de olduğu gibi, biz de bunun birer parçasıyız. Arilnor diyarındaki değişime tanık olan Denlorn ve Lena’nın hikâyesini sizler sizlerle paylaşmak istedim.
Ejderha Nefreti adlı bu kısa hikâyede ejderha suretli Arilnor diyarının kaderinin birkaç artefakta bağlı olduğunu ve bunların dönüşü olmayan olaylara yol açtığına tanık olan Denlorn ve Lena’nın hikâyesini okuyacaksınız.
İyi okumalar ve sağlıklı günler dilerim, sevgili okur!
Okumaya devam etKısa Hikâye: Paralel Opera
Öykü, kitap yazarı Val Monte adlı bir kahramanın ilginç yaşantısını anlatır.
Val Monte, her zaman uğradığı bir pubda sıradışı insanlarla tanışır ve onların hikâyelerini dinler. Bu kişiler onun kitaplarında birer kahraman olarak yer alır ve farklı hayatlarla ölümsüzleşir. Val Monte, bir başka gün aynı pubda Liza Karlon adlı bir kadınla tanışır ve yazdığı içeriği ona açmaya karar verir. Liza Karlon da bu eseri yayımlamayı teklif eder. Ancak, bunun karşılığında tek isteği vardır; Val Monte ile bir operayı seyretmek. Bu opera Ludum şehrinin lüks bir semti olan Darlon’dadır. Val Monte, operada, yazdığı kitabın oynandığını görür. Ancak, kitabı henüz yayımlanmamış, hatta böyle bir esere dönüştürülmek için yeterli süre geçmemiştir. Opera bittiğinde ise, Liza Karlon, Val Monte’a bütün sihri anlatır; eserinin bir başka zamanda yaşandığını ve böylece diğer paralel evrenlerdeki olaylara müdahale edebileceğini, hatta onun yazdığı eserlerin bütünüyle bir paralel evren oluşturabileceğini anlatır.
Paralel Opera adlı kısa hikâyenin kesinlikle gerçek kişi, olay ve yerlerle ilgisi yoktur.
İyi okumalar ve sağlıklı günler dilerim, sevgili okur!
Okumaya devam etKısa Hikâye: Şakayık Şövalyesi
Şakayık Şövalyesi, Şakayık Krallığı’nda şövalye olma arzusuyla yaşayan Elldor adlı diyarın sakini bir gezginin hayatını konu edinir.
Hikâye adını şakayık çiçeklerinden alır. Bu bitki türü her ne kadar Nisan ve Haziran ayları arasında çiçek verse de oldukça dayanıklıdır ve yeterli düzeyde desteklenirse, sonbahar ve kış aylarında da varlığını sürdürür. İşte hikâyenin ana fikri de şakayık çiçeğinin dayanıklılığı ve ona özenle bakan ve koruyan kişinin özverisindenden gelmektedir.
İyi okumalar ve mutlu günler dilerim, sevgili okur!
Okumaya devam etKısa Hikâye: Ötediyarın Geçitleri
Ötediyarın Geçitleri, Aquila adlı bir kraliçeye babasından miras bir görevi konu ediniyor.
Aquila, Aurelian Krallığı kontrolünü elde ettikten sonra kötü bir kehanetin başlayacağı havadisi kısa sürede diyara yayıldı. Eğer engel olunmazsa gökyüzünde devasa geçitler açılacak ve Ötediyar’ın işgalcileri Aurelia Latium’un da bulunduğu dünyayı yer ile yeksan edecekti. Kral ölüm döşeğindeyken kızına bir maceraya çıkmayı vasiyet etmişti. Ancak bu vasiyet, sadece bir yolculuktan ibaret değildi.
Rivayete göre, genç kraliçenin bulması gereken bu parşömen, Ötediyar’ın geçitbüyücüleri tarafından açılan geçitleri kapatacak büyüyü saklıyordu.
Okumaya devam etKısa Hikâye: Savaşbüyücüsü
Merhaba!
Savaşbüyücüsü adlı kısa hikâye, Tevos adlı bir savaşbüyücüsünün hüzünlü kısa macerasını konu edinmektedir. Bu kısa hikâyede, bir kara elf olan Tevos, alev duvarı büyüsünü öğrenip değerli bir madeni elde etmeye çalışmaktadır. Ancak aceleci, hazırlıksız ve düşüncesiz hareketleri zenginlik hırsını alevlendirmiştir.
İyi okumalar dilerim, sevgili okurlar!
Okumaya devam etKısa Hikâye: Günindi Diyarındaki Bahçe – III
Günindi Diyarındaki Bahçe adlı kısa hikâyemin son bölümünü de sizlerle paylaşmak istiyorum sevgili okurlar.
Umarım ilk iki hikâyeyi okurken sizler yeni bir diyara yolculuk ederken bir dayanak yaratabilmişimdir. Üçüncü bölümde Galâhid’in son düşüne eşlik edeceksiniz. Ancak bu bölüm, ana fikri vereceğinden dolayı önceki iki bölümden daha kısa olacak.
Günindi Diyarındaki Bahçe’nin üçüncü bölümünü okumadan önce, önceki iki bölümü de okumanızı tavsiye ederim.
Sevgiler!
Okumaya devam et