Etiket arşivi: Luadun Dal Efsanesi Kayıp Şövalye

Luadun’Dal Efsanesi Karakterleri: Guiscard

Luadun’Dal Efsanesi: Kayıp Şövlaye’nin ana kahramanıdır. Nordiborg göçmeni ailesinin tek çocuğu olarak dünyaya geldi. Anne ve babasının ölümünün ardından, Medietas Lejyonu’na katılma kararı aldı. Lejyonla birlikte katıldığı ilk savaşı ne yazık ki mağlubiyetle sonuçlandı. Bu mağlubiyet aslında onun için yeni bir başlangıç oldu. Arkadaşlarıyla birlikte savaş meydanından kaçarken sığındıkları bir köyde başlayan maceraları, onun hayata tutunmasını sağladı.

Okumaya devam et

Luadun’Dal Efsanesi Üçlemesi Hakkında

Merhaba, 

Luadun’Dal Efsanesi: Kayıp Şövalye adlı ilk fantastik kitabım yayımlandığında ilgiyle karşılandı. Öncelikle, kitabı okuyup pek değerli yorumlarını esirgemeyen okurlarıma teşekkürlerimi iletiyorum. 

Haberini paylaşmak istediğim konu ise yine Luadun’Dal Efsanesi adlı fantastik serüvenin devamı ile ilgili; daha önce bu konuya hiç değinmedim, ancak ilk kitap ilgiyle karşılandığı için duyurmak istedim.

Okumaya devam et

Luadun’Dal Efsanesi Karakterleri: Claudius

Claudius, Tempius ve Hermina’nın ortanca çocuğu olarak, büyük tufandan sonra birinci çağın 159’uncu yılında doğdu. O bütünüyle babasına benziyordu, öyle ki fiziksel yapısı gerçekten bir yaşayan tanrının özelliklerini taşıyordu.

Zaman içerisinde yeni bilgiler öğrendikçe Tempius’un gözüne girmeye başladı. Çevikliği sadece fiziksel değil zihinsel olarak da kendisini gösteriyordu. O, babası Tempius için Nordiborg’u yönetebilecek yegâne insandı.

Okumaya devam et

Luadun'Dal Efsanesi'nde Yüce Göz Şövalyeleri Hakkında

Yüce Göz Şövalyeleri Düzeni, BTS (Büyük Tufandan Sonra) Birinci Çağ 178’de Luadun’Dal Kralı Tempius Juli tarafından kuruldu. Düzenin kuruluş amacı, Kayıp Şövalye’nin lahdinin bulunup ebediyen korunmasıydı.

Yüce Göz Şövalyeleri’nin yapılanması başlangıçta katı bir disiplinle başladı. Tempius, düzenin disiplinini korumak amacıyla en güvendiği danışmanlarından Althas’ı düzenin lideri olarak duyurdu. Tempius’un Althas’ı tercih etmesinin sebepleri arasında soyluluk ikinci plandaydı. Zira Althas, kralın güvenini yüz yetmiş kış önce meydana gelen tufan sırasında kazandı. Althas’ın sahip olduğu bilgi, kralın çevresindeki soylu ailelerin herhangi bir üyesinde yoktu. Kitaplara düşkünlüğü, ailesinin Ashdema Kuşatması’ndaki askeri desteği onu ön plana çıkarıyordu.

Okumaya devam et

Luadun’Dal Efsanesi: Kayıp Şövalye Fiziksel Baskısı Yayımlandı!

Luadun’Dal Efsanesi üçlemesinin birinci kitabi Luadun’Dal Efsanesi: Kayıp Şövalye, bundan böyle Cinius Yayınları tarafından yayımlanyacağı için bağlantıları bu sayfadan kaldırılmıştır. Yakın zamanda yeni yayıneviyle ilgili bağlantılar bu sayfaya eklenecektir.

Anlayışınız için çok teşekkür ederim!

Okumaya devam et

Luadun’Dal Efsanesi: Kayıp Şövalye Haritasının Dijital Tasarımı

Merhaba!

Luadun’Dal Efsanesi: Kayıp Şövalye için eseri yazmaya başladığım zamandan beri hazırladığım dünyanın en somut örneği haritası oldu. Sizin de hak vereceğiniz üzere, yaşayan bir dünya yaratmak için çok uzun çalışma gerekir. Hep söylediğim bir söz vardır: “Bir kurgu eser yazmaya başlamak için öncelikle yazmak istediğiniz dünyayı yaratmanız gerekir. İnsanlar, elfler, cüceler ve benzeri ırklar, ağaçlar, kayalar, dağlar, nehirler, canlı ve cansız varlıkların yer kapladığı, tanrıların ve tanrıçaların hükmettiği bir gökler alemi ya da yeryüzü, krallıklar, kültürler, coğrafya, ekonomi, doğaüstü olayların yaşandığı, birtakım büyücülerin ya da cesur savaşçıların destanlarının yazıldığı ve anlatıldığı, en önemlisi de tüm bunların bir arada bulunduğu ilgi çekici bir öykü.”

Okumaya devam et

Luadun’Dal Haritasının İlk Taslağı

Luadun’Dal Efsanesi: Kayıp Şövalye’yi yazmaya başlamadan önce hikâyenin konu edineceği olayların yaşandığı coğrafyayı özenle hazırladım. Öyle ki, böyle bir coğrafyayı oluşturmak için iki seneyi devirdim.

Okumaya devam et

Tamamlayıcı Hikâye: Kumdaki Kanlar ve Kırmızı Yapraklı Çöl Ağaçları

Laudun’Dal Efsanesi: Kayıp Şövalye’nin konusu adından da anlaşılacağı üzere bir şövalyenin üzerinde yoğunlaşır. Ancak bu şövalye, diyarda o zamana kadar gelmiş ya da sonrasında yer almış şövalyelerden tamamen farklıdır.

Agnes ve Emery de Büyük Tufan’dan sonra, ilk kez bu şövalyenin zırhını ve kılıcını görecek insanlardı.

Tek esere konu olabilecek kadar öneme sahip Kayıp Şövalye’yi bu kadar önemli yapan, tanrı ve tanrıçaların kralı, göklerin ve yeryüzünün efendisi Ephion’un hiçlikten bir zırh ve kılıç üretmesiydi. Ephion’un ürettiği bu zırh ve kılıcın nasıl ve hangi hammaddelerden üretildiği hiç kimse tarafından bilinmiyordu. Dönemin bilimsel ve teknolojik yetersizliği nedeniyle, parçaların tespitinin yapılması da pek mümkün değildi.

Büyük Tufan’dan önce, kayıt altına alınmamış dönemlerde yaşanan bir muharebe bütün ilgiyi yüzyıllarca Kayıp Şövalye’ye ve onun zırhı ile kılıcına yönlendirdi. Ephion’un Aeldor adlı şövalyeye armağan ettiği zırh ve kılıç, Ashdema Kuşatması’nda ona fayda sağladı. Ancak, her şeyde olduğu gibi bunun da bir sonu vardı.

Aynı dönemde, Ashdema Kuşatması sırasında, Eoldar ve Aesis’in kızı Lillen, babası adına yapılan tapınakta, bu saldırının durması için Ephion ve Illendell’den yardım diledi. Ephion, özellikle onun çağrısına kulak verdi ve yeryüzünde şiddetli bir deprem yarattı. Bu deprem, Ashdema’nın üzerinde bulunduğu kara parçası dâhil, neredeyse tüm kara parçalarını tufanla yok etti. Ashdema dâhil, Valerivenill’in birçok şehri hapar oldu. İşte bu deprem, Valerivenill üzerindeki tek kara parçasını üçe böldü; batıda Aedrunar, doğuda Tuasang, ortalarında ise Luadun’Dal vardı.

Büyük Tufan yaşadıktan sonraki Birinci Çağ’ın 178’inci yılında Luadun’Dal Kralı Tempius’un emriyle, Yüce Göz Şövalyeleri adlı bir düzen kuruldu. Yüce Göz Şövalyeleri’nin kurulma amacı, tarih öncesi dönemlerde Ashdema Kuşatması’nda hayatını kaybeden Aeldor’un zırhını ve kılıcını bulup sonsuza dek muhafaza etmekti. Bu nedenle, Tempius, 190 yılında düzene katılan Agnes ve Emery’e bu kutsall eserlerin bulunması için emir verdi.

Agnes ve Emery’nin yedi kış süren hazırlıkları tamamlanınca 199 yılında güneydeki çöl diyarına yolculuk ettiler. Bu yolculuk iki kış boyunca devam etti, dikkat çekmemek için tebdili kıyafetle yolculuk ediyorlardı. Ancak bu yolculukları sırasında, çöl diyarında araştırmalarını sürdürürken kamplarında bir gece saldırıya uğradılar.

İşte onların hikâyesi burada başlıyor ve sonlanıyordu.

Okumaya devam et